Afrin'de PKK Esad'a değil, Esad PKK'ye yaklaşıyor
27 Ocak’ta yayınlanan “Afrin Savaşı’nda tehdit ve fırsatlar” başlıklı yazımda savaşın nasıl gelişebileceğine dair ele aldığım üç seçenekten birincisinde Mihraç Ural’ın o günlerdeki bir açıklamasından hareketle şunları not düşmüştüm (link):
Mihraç Ural’a yeşil ışık yakılmış olmalı ki askerlerini toplayıp Afrin’e geçeceğini ilan etmiş. Türklere Rusya yol verdiğine göre, Mihraç Ural’a yeşil ışık yakan Rusya hilafına Esad rejimidir diye anlamamız gerekir. Bu tür bir çelişkiyi yakalamak yerindedir ve hem Qandil’in hem de Türk Devleti’nin bunun farkında olduğunu sanıyorum. Demek ki Ruslar Suriye’de Suriye Devleti’ni boyunduruk altında tutan bir politika izliyorlar ve Suriye Devleti, Esad, Rusya’ya mecburiyetten razı. Düşünün ki Suriye’de savaşı en çok körükleyen Türklerdi ve Ruslar bu savaşa aslen Türklere karşı koymak için katıldılar ve geldiğimiz noktada Ruslarla Türkler aynı cephedeler. Ne ilginç, değil mi?
Madem Esad yanlısı güçler Afrin’e öngördüğümüz üzere, PKK’nin de oluruyla elbette, girdiler, savaşın seyrinin Ruslar ve Türkler için bundan sonra komple değiştiğini, Esad’ın PKK’ye bu yakınlaşmasıyla Suriye’nin batısında da iplerin ABD’nin eline geçmeye başladığını not düşebiliriz. Savaşın bitmesi değildir ama Astan / Soçi hamleleriyle Rusya’nın üç adım geri atladığını not etmek bağlamında ilginçtir.
Önce Suriye savaşını bir toplayalım.
-
Savaş öncelikle Araplar arasında bir ‘demokrasi’ istemi, diktatörlüklerden kurtulma hamlesi olarak gelişti. Bu Suriye’ye geldiğinde sünni çoğunluğun Esad etrafında toplanan seküler azınlığın dikta rejimine karşı iktidar isteyen ‘savaşına’ dönüştü. Bu savaşın kısa süreceğini düşünüp muhalifleri alelacele “resmi hükümet” olarak tanıyan Fransız Devleti’ni hatırlatırım. (Türkler sanırsam Suriye’de öyle acul / Amerika’yı dışlar davranırlarken kendilerine, geçmiş tüm gelişmelerde benzer tavrı olan Fransa’yı örnek aldılar. Fransa’yla kendilerini kıyaslamak Türklerin büyük yanlışıdır)
Türk Devleti’nin bu süreçte gördüğü iş Libya’dan (ve iddia edilmişti, Yemen’den) cihadçı ve silahları gemiler / uçaklarla İskenderun limanından, Antakya havaalanından Suriye içlerine taşımaktı. Kendi başına aldığı bir inisiyatifse Kürdlerin süreçte hiç yeri olmamasını garanti altına almak üzere muhaliflere ev sahipliği yapmaktı. Uluslararası ‘ittifaklarını’ o kadar dışlıyordu ki Türkiye, ortaklarının isteklerini sorgulamadan / dikkate almadan kendi başına adımlar atıyor, zayıf Esad rejimine karşı birkaç hafta / ay içerisinde Şam’ı ele geçireceğini hesaplıyordu.
-
Savaş geliştikçe ve Türkler Amerikalıları iyice dışlayınca ABD Rusya’nın Suriye rejimi yanında Suriye’de olmasına itiraz etmeyeceğini belirtti ve Suriye krizinde Rusya’yı çözüm partneri olarak tanıdı. Bu tanımadan sonra Ruslar Esad rejiminin yanında savaşa dahil oldular ve artık Esad savaşı hızla kaybeden değili, Rus desteğiyle İslamcı cihadistlere ve IŞİD’e karşı kazanan taraf olmuştu. İyice not edelim ama: İran’dan general ve milis, Lübnan Hizbullah’ından savaşçı / komando desteği olmasına rağmen Esad’ın kazanmaya başlaması Rus desteğinden sonra olabilmiş birşeydi. Yine iyice not edelim: Rusya Suriye’ye esasında Amerika’nın çözüm partneri olarak girmişti.
-
Bu arada PKK, kendisinin müthiş çalışkan örgütlenme modeli diğer Kürd partilerinin (burada kasıt PDK’dir) müthiş tembel ve uzaktan kumandayla işleri yürütebileceğini sanan anlamsız ‘örgütlenme’ veya aslında ‘örgütlenmeme’ modeli sayesinde, doğru bir savunma modeli geliştirmekten dolayı da, sadece Kürd değil, Araplarla karışık bölgeleri de kontrol altına aldı.
-
İplerin kopması IŞİD’in hem Güney hem de Güneybatı (Rojava) Kürdistan’da Kürdlere açık saldırısı sonrası oldu. Araplar topraklarını bu cehennem grubuna karşı savunamıyorlardı ama Kürdler, Amerikan desteğiyle de olsa, toprakları için savaşıyor, savunabiliyorlardı. Uluslararası kamuoyu içinse dönüm noktası PKK’nin Kobane direnişi, Türklerin Kobane’de alenen IŞİD’in kazanmasını isteyen, hatta IŞİD militanlarını destekleyen açık tavrıydı. Hewler’de süren bir anlaşma vardı o günlerde, içeriğini öğrenemedik ama o gün her ne olduysa, PKK Amerika’ya karşı her ne kabul ettiyse artık, şehrin %10’luk kısmı elimizde kalmışken bir anda Amerikan yardımı (ve sonrasında peşmerge desteği) devreye girdi ve IŞİD püskürtüldü. Kobane yenilgisi IŞİD için çöküşün de başlangıcı oldu diyelim.
-
Sonrasında esasen Türkler ve Ruslar arasında Esad güçlerinin Halep’i teslim alması için pazarlıklar yürütüldü. Türklere bağlı cihadçılar sonunda Halep’ten çekildiler ve bu pazarlıklar esnasında Türkler bir yolunu bulup benim Fırat Kapanı gördüğüm harekata giriştiler. Harekatın salt Kürdlere değil aynı zamanda Amerikan güçlerine karşı da yapıldığını, bugün halen orada olan Amerikan güçlerinin aslen Türklere karşı orada durduklarını not edelim.
-
Afrin Kapanı ile birlikte Türkler zaten hiç Amerika ile olmadıkları Suriye sahasında iyice Ruslarla oynar olmuşlardı. Bu gelişme olurken hiçbirimizin bilmediği Esad rejiminin tavrıydı. Neticede Suriye’de süren savaşın bir tarafı Esad idiyse diğer tarafı Türklerdi ve kendilerini bir şekilde Türklere karşı savunmaya gelen Ruslar bir anda Türklerle iş yürütür olmaya başlamışlardı.
-
Ruslarla Esad güçleri yakın zamanda İdlib tarafında operasyonlarını yoğunlaştırdılar ama Esad için bunun karşılığı Türklerin Afrin’e girmeleri olmuştu. Esad’ın Türklerin Afrin operasyonuna Ruslar hilafına karşı olduğuna, yukarıda da alıntıyla paylaştığım Mihraç Ural açıklamasıyla değinmiştim.
-
Değinmedim ama tüm bu süreçte önemli gelişme Türklerin Amerika’yı Suriye’de neredeyse düşman güç ilan etmeleri oldu.
-
Ve tarih 19 Şubat olduğunda Esad taraftarı savaşçılar Türklere karşı Suriye Devleti’nin toprak bütünlüğünde olan Afrin’e savunmaya geldiler. Afrin’in büyük resimde SDG dolayısıyla (Rusların da Türkler leyhine alandan çekilmesiyle elbette) Amerikan nüfuz alanı olduğuna özel dikkatinizi çekiyorum. Dolayısıyla bu gelişmenin Rusya hilafına Esad güçlerinin Amerika’ya uzlaşı sinyali olduğunu not etmek gerekir.
Şimdi topluyorum yazıyı. Savaşın başının ne olduğunun önemsizleştiği bugün Suriye’de
-
Kendi oyununu Türkler, Esad ve Amerikalılarla ayrı ayrı ve başarılı bir şekilde oynadığını sanan Ruslar var.
-
Selçuklunun torunu olarak Osmanlı’nın kaybettiği topraklara dünya alemi salak yerine koyan dangalak politikalarla zeki bir giriş yaptığını sanan, güya herkese parmak atarak işlerini görebileceğini sanan Türkler var. Türklerin ÖSO askerleri dahil Suriye sahasında her ilişkilenmesinin tamamen sahtekar, at hırsızı pazarlığı olduğunu not düşelim. Güya herkesi kullanıyorlar ama ellerinde ÖSO’dan başka rehin yok ve ÖSO’luların da bir süre sonra Esad’la uzlaşmak için bir süre sonra Amerikan saflarına geçmelerine şaşırmam (hatta artık bekliyorum)
-
Biz Kürdler kendi topraklarımızı ve bizim topraklarımızı askeri olarak koruyabilmemiz için gerekli stratejik yerlerden gerisinde gözümüz yokken taktik bir karar alıp savaşı Amerika’nın gerekli gördüğü yerlere genişlettik. Bugün göründüğü şekliyle bu taktik karar oldukça yerindeydi ve gösterdiğimiz sadakat sonrası Amerikan Ordusu’nun karşı sadakatini kazanmış durumdayız. Bu küçük de olsa önemli bir Kürd kazanımı gelişmedir. Güney Kürdlerinin heba ettiği birçok fırsatı PKK yoktan yaratmıştır. PKK’nin burada ulus adına övülmesi yerinde olur.
-
Amerikalıların son oyun planını halen bilmiyoruz ama Kürdlere ek olarak eğer doğru anladıysak Esad da Amerika’ya yanaşıyorsa Rusların ve Türklerin birarada ellerini boşalttıklarını görüyoruz demektir. Neticede Rusya şu vakitte cihadçıların hamiliğine soyunamaz ve Türklerin de Esad’la açık bir ‘resmen tanınacak’ savaşa cesaret edebileceklerini sanmam. (ama isterim)
Durum bu. En kısa sözle olan gelişme şudur: Afrin’de PKK Esad’a değil Esad PKK’ye yakınlaştı. Bu sayede de Esad Rus ayısının pençelerinden kurtulma imkanı arıyor, onu anlıyoruz.
PKK Amerika’yla şimdiye kadar kurduğu dengeli ilişkiyi sürdürebilirse Amerikan desteğiyle Esad’la bir konfederatif yapı kurmak için anlaşabiliriz. Kontrolümüzdeki Arapların buna ikna edilmesi Amerika için zor olmayacaktır.
M. Husedin
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Yorumlar
Miho iyi anlatmishda anlayan kim?
Amerikalilar Avrin kantonuna Russia ve Iran ile degil bizimle calisin dediginde herhalde kandilden hawalanan turk lisanli güvercin "biz bütün yumurtalari bir sepete koymayiz" dedigi icindirki Russlarin destegiyle Avrin Tirk terroristlerini n ateshi altinda.
Lavrov yalanlarini siralarken bir dogruya parmak basmish "Slogan atmayin"
Halen PKK diyorsun. Sanki Kandil Rojava da herseyi yönlendiriyor. Bi de sanki örgütün basinda kendin mis gibi yazmissin. Cok komik.
Ne olacaksa Amerikanin ve Suriyeli Kürtlerin anla$masiyla olacak. Zaten PKKlilar PYD'nin icinden ayiklaniyor. Haberin yoksa söyliyim.
Iyi günler.
Serkeftin
Ayrica kimse bilmez ben burda yazayim, PKK nin Bati Kurdistana gonderdigi gerillarin sayisi 800 gecmez, ve sozde bu Gerillarida uzman asker diye gondrip, orda PYD nin yeninsilahli molislerini egotmeknicin gitmislerdi, ancak bu uzmanlar Kobanede uzman olmadiklarini herkese gosterdiler, Kobaneye gelen ABD ve Pesmerge komutanlari onlara Kobane merkezindeki hatalarinj acik acik gosterdiler, 20 tugla ust uste koyup asayis yeri yapmak ile dusmana karsi savasilmaz dediler, Kobanenin disina tek bir mevzi kazdirmamsiti bizimnuzman Gerillalarimiz, bu ned3nle Isid cok kolay bir sekilde 1 haftada Kobanede binlerce Kurd gencini sahid edip, sehre girdi.
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için